Sosyal Medya

Makale

Entelektüel’den mütefekkir çıkmaz!

Entelektüel, çağının çocuÄŸudur; çağının vicdanı. 
ÇaÄŸrısı, çağıyla sınırlıdır ama entelektüelin. Çünkü entelektüel, çağının aÄŸları ve baÄŸları, baÄŸlamları ve kavramları içinde/n konuÅŸur yalnızca; çağının aÄŸları ve baÄŸlamları içinde/n konuÅŸlanır. ÇaÄŸrısı, çağının sınırlarını aÅŸamaz zira.

ENTELEKTÜEL, ÇAÄž’INI AKLAR

0 yüzden entelektüel, “çocuk”tur! “AÄŸlar”, “mama”sını verirsiniz susar! 
OlgunlaÅŸamaz hiç bir zaman! Zira çaÄŸ’ını aÅŸacak kadar derin nefes alamaz; derin nefes alamadığı için de derin nefes üfleyemez insanlığa.
Son kertede, çaÄŸ’ını aklar entelektüel. EleÅŸtirel bir dil geliÅŸtirirken bile, aÄŸ’a dönüÅŸen  çaÄŸ’ının söylemlerini ve eylemlerini aklanmaktan, kutsamaktan baÅŸka bir ÅŸey yapmaz, yapamaz. 
Ve siyasî, iktisadî ve kültürel iktidar biçimlerine yamanır! 
0 yüzden çaÄŸ aÅŸacak, çaÄŸ açacak, çaÄŸ’ın aÄŸlarının ve baÄŸlarının ötesine taÅŸacak taze, diriltici bir dünya sunamaz.

MÜTEFEKKÄ°R, ÇAÄž AÇAR

Müteffekkir, bir çağın adamı deÄŸil, bütün çaÄŸların adamıdır; bütün çaÄŸların vicdanı. Mütefekkirin duyargaları, bütün çaÄŸlara ve bütün çaÄŸrılara açıktır. 
O yüzden mütefekkir bütün çaÄŸlara konuÅŸur, bütün çaÄŸlarla konuÅŸur, bütün çaÄŸlar ona konuÅŸur ve onunla konuÅŸur. ÇaÄŸrısı, çaÄŸ açacak ve çaÄŸ aÅŸacak yılmaz bir küheylan, dinmez bir çaÄŸlayandır çünkü.

“SATIR”DAN SADIR’A, AKIL’DAN KALBE...

Entelektüel, aklıyla yürür; mütefekkirse kalbiyle, ‘’akleden kalbiyle’’.
Entelektüel yalnızca satır’lardakini görür, görebilir; mütefekkirse sadır’lardakini de görür ve gösterir -görebilen gözlere, kalplere, akıllara, vicdanlara...
Entelektüelin düÅŸünme âleti, akıldır; mütefekkirinkiyse kalp, akleden kalp. 
Entelektüel, aklar, aklamacılık yapar. Çağının aklayıcısıdır: Çağına bakar yalnızca, çağına tapar çünkü.
Mütefekkirse, kalbeder; önce kendini; sonra dışarısını. Kalp, kendi’nden dışa açıldığı andan itibaren inkılap baÅŸlar, her ÅŸey aslına inkılab eder. Mütefekkir, bütün çaÄŸlara bakar, bütün çaÄŸlar da ona akar.
Entelektüel, aklı, bir “satır” gibi kullanır. Entelektüelin aklı, en sınırlı ve sınırlayıcı akıl olan modern akıl’dır. Akıl (ratio/n) ölçmek biçmek demektir çünkü. 
Mütefekkir ise, kalbinin ritimlerine kulak verir ve sabırla dinler kalbinin dinginliÄŸinden gelen engin sesi, seslerin sesini, o yüce sesi ve nefesi.
Entelektüelin zihni, hem iÅŸgal altındadır, hem de baÅŸka zihinleri iÅŸgal tasasında. 
Mütefekkirin kalbi, fütûhat sevdasındadır: Fütûhât, yani açılış, yani çiçekleniÅŸ, yani meyveye duruÅŸ, yani varlığı hak ÅŸiarı ve hakikat ÅŸuuruyla ÅŸiire durduruÅŸ.

HAKÄ°KAT VE SÛRET

Entelektüel, formların / sûretlerin çocuÄŸudur ve formlarla ilgilenir. Mütefekkir, hakikatin çocuÄŸudur; hakikatten süt emer ve hayata ruh üfler. 
Formlar / sûretler, arızîdir; hakikat aslî. Formlar, son kertede ârıza üretir yalnızca; hele de hakikat form’a indirgenmiÅŸse, form’un eline verilmiÅŸse... 
Hakikat ise asaletin ve ebediyetin kaynağıdır, özgünlüÄŸün ve öz-ü-gürlüÄŸün.
Formlar, hakikati ÅŸekillendirdiÄŸi, hakikatin yerine geçtiÄŸi zaman, ruh çekilir oradan; her ÅŸey ruhsuzlaşır. Hakikat, formları ÅŸekillendirdiÄŸi zaman ruh üfler formlara ve formlarla herkese/ her ÅŸeye.
Özetle, entelektüel, kuru bilgi’nin peÅŸinde koÅŸturur; o yüzden kendisi periÅŸan olur, bizi de periÅŸan eder. Mütefekkir, bilgeliÄŸin izini sürer; kendisi kemâl bulur, bize de kemâl sürecinde “yol” olur.

SORUNUMUZ: MÜTEFEKKÄ°R YOKLUÄžU

Sorunumuz: Entelektüel bolluÄŸu, mütefekkir yokluÄŸu. Entelektüelle mütefekkirin farkının farkında olsaydık, bugün neden BURADA olamadığımızın da, bugün’ün neden burada olmadığının da farkında olabilirdik. Ve yarının nasıl burada olabileceÄŸinin fark edilmesini saÄŸlayabilecek bir fark ortaya koyabilirdik.
Biz, “fark”ı kaybettik: Farkımızı. Fark, biziz çünkü. Ortaya fark koyacak, farklı ÅŸeyler koyacak biziz.
Ama biz yokuz. Yokuz, çünkü biz, biz deÄŸiliz. Bizde deÄŸiliz. Burada deÄŸiliz biz. Orada, bilemediÄŸimiz baÅŸka, bambaÅŸka yerlerdeyiz; buradayken bile.
Buradayken bile burada deÄŸiliz. Buradayız ama burada deÄŸiliz. Burada deÄŸiliz ama buradayız. Biz bizden gideli, burayı terk edeli, buradan gideli çok oldu... 
Artık kendimize gelme / tefekkür edebilme; bunun için de âlim, ârif ve hakîm  ÅŸahsiyetlerinden oluÅŸan, önalan ve önaçan, çaÄŸ aÅŸan ve çaÄŸ açan, kendisi için ve bu dünya için deÄŸil, hakikat için, halakatin hayat bulması, hayat olması ve herkese hayat sunması için yaÅŸayan, çaÄŸrısı çağını kuracak mütefekkirler yetiÅŸtirme vakti çoktan geldi de geçiyor bile.
twitter.com/yenisafakwriter

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.